20 Nisan 2012 Cuma

Sorunlu Bir İnsanım Ben ve Sorunlarımın Çoğunu Kendim Yaratıyorum



Sorunlu bir insanım ben ve sorunlarımın çoğunu kendim yaratıyorum galiba. İnsan hayatının bazı dönemlerinde yalnızlık hiç çekilmiyor mesela. Yeni bir şehre taşındığınızda, yeni bir işe girdiğinizde, yeni bir okula başladığınızda yalnızlık çekilmezdir. Ne bileyim okulda, yaşadığın şehirde, çalıştığın işyerinde seni anlayan birisine ihtiyaç duyarsın. 
İstanbul'a geleli daha bir ay olmuştu ve ben yalnızlıktan kendimi ölecek gibi hissediyordum. Üstelik korkak bir yapım vardı. Üniversitedeyken hiç öğrenci olaylarına karışmadım mesela çünkü polis dayağından ve biber gazından korkuyordum, hiç işim olmazdı. Yalnız bir kere çok yakın bir arkadaşımın ısrarı üzerine bir protesto eylemine katılmıştım ama neyi protesto ettiğimizi bilmiyordum. 
Üstelik S. benimle ilgilenmiyordu. Biraz gururu zedelenmiş bir kız olarak ortalarda dolanıyordum. Benim onu görmemezlikten gelmem ona çok koymuş. Bir de hiç arkadaşım olmadığı için onun arkadaşlarıyla takılıyordum, galiba biraz da kıskandı. Bir akşam yurt odasında otururken ismim anons edildi. Kapıya çıktım karşımda S. duruyor. Heyecandan öleceğimi sandım. Biraz konuşalım mı? dedi. Trip atma olayını uzatmamaya karar verdim. Sonuçta ne kadar karaktersiz davranmış olsa da sevdiğim erkekti. Karaktersizdi çünkü beni çok ağlatmıştı ama beni en çok mutlu eden de oydu.
Biraz yürüdük sonbahardı biraz üşüdük. Benim burnum kıpkırmızı olmuştu soğuktan. Bu atkısını benim boynuma sardı üşümeyeyim diye. Atkı da Efespilsen basketbol takımın atkısıydı halen saklarım. Bir erkek arkadaşının olup olmadığını bilmiyorum, dedi. Daha önce doğru dürüst bir erkek arkadaşım olamamıştı kimseyle elele tutuşmuşluğum bile yoktu. Kimse çekici gelmiyordu, çekici bulduklarım bana bakmıyordu.
Yok, dedim. Peki benimle çıkar mısın? dedi. Bilmiyorum, dedim. Galiba biraz naza çekiyordum kendimi. Kulağıma bir şiir okudu. O şiiri okumasaydı belki de onu affetmezdim. İnsanlar pırlantaya, eve, arabaya ya da maddi değeri olan şeylere gider ben bir şiirin peşinden gittim. Çok hata yaptım iç pişman olmadım.
 Dünyanın en mutlu insanı oldum o anda. Hangi şiir mi?

Sen kaçan ürkek bir ceylansın dağda
Ben, peşine düşmüş bir canavarım
İstersen dünyayı çağır imdada;
Sen varsın dünyada, bir de ben varım!

Seni korkutacak geçtiğim yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarıp vücudunu belirsin kollar,
Enseni yakacak ateş nefesim.

Kimsesiz odanda soğuk kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki Odur sarsan pencereleri,
De ki rüzgar değil, Odur Haykıran!

Göğsümden havaya kattığım zehir;
Solduracak bir gül gibi ömrünü.
Kaçıp dolaşsan da sen şehir şehir,
Bana kalacaksın yine son günü...(Necip Fazıl Kısakürek)

Bu şiir bana okuduğu ilk ve son şiir oldu. Şiiri şimdi okuduğumda yurt odamız hiç ısınmadığı için soğuk kış geceleri onu düşündüğüm doğruydu, doğru bir şiir seçmişti, beni etkilemeyi bir kez daha başarmıştı.










1 yorum:

  1. Yaşadğın gibi yazıyorsun. Çoğu insan yaşamak istediği şeyleri yazar. Kendini yazmaktan çekinir. Bir şeylerini saklar durmadan. İçine atar,biriktirir her türlü itiraflarını içinden ve mutlu olma arayışında sınıfta kalır.

    YanıtlaSil