23 Ağustos 2012 Perşembe

Beni Yalnız Sevenler Anlar


Kayıtlara geçsin diye söylüyorum bu hikayede sözü edilen salak, mal kişi benim. Aptalım. Bazen olur her insanın aptallık ettiği durumlar ama benimkisi farklı. İkili ilişkilerde pek zeki davrandığım söylenemez.
Ben mükemmel değilim, ben sadece kafası karışık huzur arayan bir kızım. Evet bu aralar mala bağladım.
Her şeyden önce bir iş görüşmesine gitmem mülakatı geçmem, işi almam ve para kazanmam gerekiyor. Bu şekilde daha ne kadar yaşayabilirim. Bir iş bulmazsam ailemin yanını gitmek zorunda kalırım ki bu en son istediğim şey.
Arkadaşımdan takım elbise ödünç alıyorum son paramla topuklu ayakkabı alıyorum. Tam anlamıyla bir bankacı gibi görünüyorum. Aslında para işlerinden hiç anlamam. Matematikten nefret ederim. Kurumsal şirketler bana göre değil. Patron şirketlerinde de yapamam. Aslında çalışmak bana göre değil. Tembellikten değil de ben pek kurnaz biri sayılmam insan ilişkilerinde saf olduğum söylenir. Beni kandırmak kolaydır yalan sözlere hatta şakalara bile inanırım. Bu yüzden başıma çok olay geldi.
Sonra mülakata gitmeden önce biraz hazırlık yapıyorum. internetten biraz araştırıyorum. Beni işe almaları için takla bile atarım. Yaptığım araştırmalar sonucunda istekli görünmem gerektiğini anlıyorum. Kafamın bir köşesine istekli görün, diye yazıyorum. Aslında işe alım mülakatlarında işe başvuranların yaptığı bence rol. Rolünü iyi yapanlar işi kapıyorlar.

Bu arada benim hayırsızlara aramız süper. Çünkü ondan vazgeçmiştim. Bunu ona hissettirmiştim. Bir gün tesadüf eseri aslında tesadüf değildi. Ortak bir arkadaştan gece dışarı çıkacağını ve nereye gideceğini öğreniyorum. Bizim kızları ayarlayıp aynı yere gidiyoruz. Aslında ben ondan önce gitmişim. Gözüm kapıda deli gibi onu bekliyorum hani tutmasalar kapıdan girdiği anda boynuna atlayacağım. Ve işte beklediğim an, geliyor. Üstünde mavi bir gömlek altında klasik kesim lacivert bir pantolonla her zamanki gibi gene çok yakışıklı gözüküyor. Göz göze geliyoruz beni görüyor tam selam vereceği anda kafamı çeviriyorum, onu görmezden geliyorum, o yokmuş gibi davranıyorum. Gülüyorum, eğleniyorum ama içim kan ağlıyor. Ayrı masalarda olmak, birlikte eğlenememek, bir iki lafın belini kıramamak ne bileyim bana kendimi kötü hissettiriyor. Bir yandan huzurluyum. Mutsuzum ama huzurluyum. Artık yoruldum. Masasında güzel hatunlar oturuyor mesela içimden hepsinin saçını başını yolmak geliyor. Çünkü o benim değil. Bu duygu beni yoruyor.
Gecenin sonunda yanıma geliyor. O kadar da aptal değilmişim, bu taktik işe yarıyor. Al işte ayağıma kadar geldi ya. Ona zafer kazanmış bir komutan edasıyla gülümsüyorum. Allah muhabbetini artırsın çok mutlu gözüküyorsun, diyor. Susuyorum. Acaba beni görmezden gelecek kadar sana ne yapmış olabilirim, diyor. Hani suratının ortasına bir yumruk atasım geliyor. Şuna bak ya zeytinyağı gibi üste çıkma çabaları. Seni deli gibi seviyorum Allah'ın belası, pislik herif, diyemiyorum tabi ki. Küçükken çok fazla Amerikan filmleri izlediğimi fark etmişsinizdir herhalde. Bu aralar kafam çok meşgul seni farketmedim bile, deyiveriyorum. Ben de kendime inanamıyorum.


14 Ağustos 2012 Salı

İçimizdeki Koca Bulma Dürtüsü



Yoruldum. Çaktırmadan onun peşinde koşmaktan, kendimi sevdirmeye çalışmaktan. Hayır bilmiyorum benim gibi birisini nasıl sevmez lan. Sevmezse sevmesin it oğlu it. Ne diyeyim. Bir ilişkide elinizden gelen her şeyi yaptıysanız gerçekten içiniz rahat oluyor. 
Belki adam esmerlerden hoşlanıyor. O zaman söylesin tipim değilsin desin. Tam olarak sarışın sayılmam. Saçlarımın kumral olduğunu düşünürsek kumral sayılırım Nedir bu  kumralların çektiği? Yok sarışının adı, esmerin tadı. Laflara bak laflara peki kumrallar ne olacak, piç miyiz lan biz? Neyse biz kumralları kategorizeleştirmemeleri de iyi.

Vazgeçmedim de sıkıldım artık bu oyunlardan. Adamın haberi bile yok benim planlarımdan. Onun ilgisini ne kadar çekmeye çalışırsam o hep başka taraflara bakıyor. Elimi sallasam belki ellisi ama ben kafayı 51. sine taktım.
Belki saçlarımı sarıya boyatsam biraz daha uzatsam beğenir mi beni? Ya da siyah. Ama siyah bana hiç yakışmıyor. Galiba bir erkek için saç rengi değiştirmek bildiğin çılgınlık. Hep bu içimizdeki koca bulma geni yüzünden bunlar. Olay tamamen doğurganlıkla ilgili. İnsanların nesli neden tükenmiyor sanıyorsunuz? Evet bir erkek için şehir değiştirir, saçımızın rengini değiştiririz, işimiz bırakır, arkadaşlarımızdan vazgeçeriz. Çünkü sevdiğimiz adamdan çocuk yapmak isteriz olay tamamen içgüdüsel. Ama ben içgüdülerimin beni yönlendirmesine izin vermeyeceğim ne yaparsam kendim için yapacağım. Ben böyleyim kardeşim, işine gelirse. Sen sevmezsen elbet bir seven bulunur. Bizi de bir alan olur be gülüm. 

İçten içe evde kalmaktan da korkuyorum. Yani insan bu kadar evlenme meraklısı olur, pes! Ama ne yapayım ben de birlikte yaşamaya karşıyım. Kusura bakmayın o kadar da modern değilim bildiğin anneanne kafasındayım. Gelecek beni babamdan isteyecek, o tuzlu kahveyi içecek, büyüklerin eli öpülecek, baba evinden dualarla çıkılacak, resmi nikahın yanına imam nikahı da kıyılacak. Çok şey mi istiyorum. Bilmiyorum. 


10 Ağustos 2012 Cuma

Ayrılığa İnanmıyorum


Birbirini seven iki insanın ayrılacağına ben inanmıyorum. Nedenini ben de bilmiyorum. İçimde bir his var herşeyin daha iyi olacağına dair.
Ayrılalım diyorsun. Yürütemiyoruz diyorsun. Bence şaka yapıyor olmalısın.
Biz ayrılamayız, seven insanlar ayrılmazlar, sabrederler. Mutlu olacağız, kötü şeyler getirmeyelim aklımıza.
Kurtuluş Savaşı'nı düşün. Dedelerimizi, atalarımızı düşün. Bu topraklar için canını veren Mehmetçikler aşkına düşün! Kolay mı bu topraklarda pes etmek, çabuk vazgeçmek, yenilmek, kaybetmek, söyle!
Sertap Erener'in Eurovision birinciliğini düşün, nasıl heyecanlanmıştık o gece milletçe.
Bursaspor'un şampiyon olduğu zaman şehrin caddelerinde deli gibi dolaştığımız geceyi düşün!
Bir yılbaşı gecesi Eskişehir'de Doktorlar Caddesi'nde ayazdan üşüyüp birbirimize sarılarak dinlediğimiz Yeni Türkü konserini düşün.
Biz daha  çocukken Naim Süleymanoğl'unun kırdığı dünya rekorunu düşün.
Kötü şeyler getirmeyelim aklımıza. Ayrılıktan bahsetme bana.
Yonca Evcimik'in Aboneyim şarkısını dinlediğimiz çocukluk günlerimizi düşün.
Tarkan konserlerine gidebilmek için aldığımız Doritosları düşün.
Ve büyüdük, kötü şeyler getiririr olduk aklımıza, ayrılık gibi.
Çocukluğumuzdaki gibi kötü şeyler getirme aklına, ayrılıktan bahsetme bana.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Ayrı Olmak Çok Saçma

İnsan 50 bin kokuyu hafızasında tutar ve onu yıllar sonra bile hatırlarmış.
Bilimi boşver!
Binlerce koku içinden özlediğin onun kokusu.
Binlerce yüz içinden hatırladığın onun yüzü.
Binlerce ten içinden dokunmak istediğin onun teni.
Beni boşver!
Ben alışkınım ayrılıklara, yıllardır ayrıyım ailemden ve nasıl özeniyorum ailesiyle aynı evi geçtim aynı şehirde yaşayan insanları bir bilsen. Alışırsın zamanla en sevdiklerinden ayrı kalmaya. Dayanırsın. Ailemi geçtim ben senden ayrı bir şehirde, senden ayrı bir mahallenin bilmem ne caddesinin herhangi bir sokağından senden ayrı bir evde yaşamak yaşlanmak istemiyorum. Anlıyor musun?
Başkalarını boşver!
Elbet bulur insan evlenilecek bir erkek.
Elbet bulur insan evlenilecek bir kadın. Zor değil ki. Herkes bir gün evlenir sevdiğim. Evlilik delisi değilim bunu da böyle bil. Ben seninle yaşlanmak istiyorum. Olursa torunlarımı sevmek istiyorum. Birlikte yapmak istediğim çok uzun bir liste var. Ama seni korkutup kaçırmak istemiyorum.
Gerçekleri boşver!
Hayallere kulak ver. Olmadı bir odaya kilitlerim seni. Veririm kapının aralığından yemini suyunu. Ben beklerim.
Ben de bilmiyorum. Bakalım neler olacak.