14 Nisan 2012 Cumartesi

Aşık Olduğunu Anlamak



Onu ilk gördüğümde yeşil bir mont vardı üstünde. Hayatımda çok önemli bir yer edeceğini daha ilk görüşümde hissetmiştim. Başında spor bir şapka, oldukça kalabalık bir masada oturuyordu. Çok konuşmuyor, arkadaşlarının anlattığı şeylere gülüyordu. İşte ilk gülerken dikkatimi çekti. Gözlerini kısıp kısıp bir gülüşü vardı ki saatlerce izleyebilirdim. Sonra gülmediği zaman başını yavaşça aşağıya eğip yere bakar gibi dinliyordu çevresindekileri sanki aynı zamanda çok önemli bir şey düşünür gibi. Şapkasının gölgesi yüzüne düşmüş, bu ona daha güzel bir hava veriyor. O ana kadar ölsem bir erkeği seyredeceğim aklıma gelmezdi ama ondan gözlerimi alamadım. Beni fark etmediği için çaktırmadan onu izledim bir müddet. Sonra masadan kalkışına kapıya kadar yürüyüşüne baktım. Öyle arkasından bakakaldım.
O zamanlar ne kadar hissetmiş olsam da bunun bir ilk aşkın başlangıcı olduğunu hiç bilmiyordum. Zaten bir aşkın ilk evreleri bir kadının ki o zamanlar yaşımın 18 olduğunu düşünecek olursak en aptal olduğu ve aptalca davrandığı dönemlerdir. Neyse konumuza dönelim yaptığım aptallıkları daha sonra anlatıcağım. Bir aşkın en güzel günleri gerçekten başları birbirinizi tanımadığınız o harika günler onları da yazacağım.
Adını bile bilmiyorum. Kızım çocuk olma dedim kendi kendime. Akşama kadar geçer sandım.Gece yatınca yeniden aklıma geldi. İlk defa bir erkek uykumu kaçırdı, haydi hayırlısı dedim kendime. Gülüşünü, o çok önemli bir şey düşünürmüş gibi duruşunu, başını önüne eğişini, yeşil montunu bile düşündüm. Bildiğim bir şey varsa onu düşünmek uyumaktan daha güzel. Tek bir şey diliyorum Allah'tan: Karşıma bir daha çıksın. Yemin ederim dünyanın bütün ayakkabılarını, çantalarını bana verseler onu bir kez daha görmeye değişmem. Öyle görmeyi istiyorum. Ertesi gün aynı saatte aynı yere gidiyorum. İkimizde üniversite öğrencisi olduğumuz için aynı yerlere takılıyoruz. O zamanlar bir de Twitter'ın ve Facebook'un olmadığını düşünün. Tamamen işiniz tesadüflere kalıyor. Zaten adını bile bilmiyorum daha! 
Yanımda oda arkadaşımla birlikte tekrar karşılaşabilir miyiz diye bekliyorum onun için orada. Garibimin hiçbir şeyden haberi yok. Geliyor. Gözlerime inanamıyorum. Tesadüflere inanmam ama onların masadan biri arkadaşımı tanıyor ve bizi masalarına davet ediyor.O an heyecandan ölebilirim. Duygularımı da belli etmemeye çalışıyorum.Kızım deli olma kimseye çaktırma, diye telkin ediyorum kendimi. Hareketli bir yapım var. Hiç hanım hanımcık olamamışımdır. Beni yanlış anlar mı çok konuşsam içinden kaşar bu, der mi; hiç konuşmasam olmaz. Böyle elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemiyorum. Neyse bizi tanıştırıyorlar. Adını öğreniyorum, bir daha hiç unutmamak üzere beynimin en derinine kazıyorum. Havadan sudan konuşup kalkıyoruz masadan.
Onunla ilgili hiçbir fikrim yok. Kız arkadaşı var mı? Allah'ım nolur hayatında biri olmasın!
Beni çeken bir şey var onda, ne olduğunu bilmiyorum ama bu çekimi çok kuvvetli hissediyorum. İnsan hiç tanımadığı birinden bu kadar etkilenir mi? Bu saçmalığa aynı zamanda bir son vermek istiyorum. Korkuyorum.
Bu saçmalığa bir son vermek, onun gittiği yerlere takılmamak için bir karar alıyorum. 

Ve hayatımda ilk defa kadere inanıyorum. 

(Devamı gelecek)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder