31 Temmuz 2012 Salı

Sevgisiz Günlük







Düzenli olarak günlük tutmaya karar verdim. İlkokul günlerindeki gibi. O zamanlar deli gibi günlüğümü  saklardım kimseler okumasın diye. İlkokulda  hayatım daha renkliymiş demek ki. Oysa şimdi günlüğüm birinin eline geçse umrumda olmaz. Hayatımda aksiyon yok ki. Günlük tutmak bile beni kurtaramaz. Hem ne yazacağım ben günlüğe. Sevgilimiz mi var da yaşadıklarımızı yazayım.

Sevgisiz Günlük, her şey berbat, hiçbir şey yolunda gitmiyor. Sen de beni anlamıyorsun, bana hiç yardımcı olmuyorsun. Benim hayırsızı nasıl kendime aşık edeceğim hiç tüyo  vermiyorsun. Adamı gözümün önünde başka kızlara kaptırıyorum. Sen de sus öyle hep ben içimi  dökeyim sana. Götünle gülüyorsundur bana, tamam kabul. Beceriksizim, bir adamı elde edemedim. Aslında elde etmek için hiçbir şey yapmadım daha. Ne bileyim o peşimden koşsun, bana mesajlar atsın, şiirler yazsın, uyudun mu diye sorsun istiyorum. Mesela aniden çat kapı gelse beni bir yerlere götürse, gecenin bir yarısı sırf ben güvende olayım diye kilometrelerce geri döneceğini bilmesine rağmen beni eve bıraksa. Hep böyle hayaller kuruyorum. Artık beynim bile sulandı bu hayallerden! Vücudum bile benden icraat bekliyor. Hayal kurmakla olmuyor.

Bugün bir iş mülakatına gittim. İnsanlık için küçük benim için büyük bir hareket. Yalnız mülakata gitmek için hiç kıyafetim yoktu. Bir arkadaştan ödünç şık bir elbise aldım, son paramla kendime topuklu ayakkabı aldım. Aç kalırsam oturup topuklu  ayakkabılarımı yemeyi düşünüyorum. Maaş+prim+yol parası+yemek eğer bana iş teklifi yaparlarsa hemen kabul edeceğim. Başka bir şansım var mı?

Sevgisiz günlük, bana aşık erkekleri süründürüyorum; beni süründürenlerin peşinden koşuyorum.

Günlük beni iyi dinle zaten bir boka yaramıyorsun. Seninde am*na koyum.













27 Temmuz 2012 Cuma

Ayrılık Olmasaydı İyiydi



Çok şey mi istiyorum Allah'tan, bilemiyorum. Seviyorum lan seni, diyecekti. Ben tam giderken bileğimden sıkıca tutacak, beni kendine çekecek, sıkıca sarılacaktı. Saçlarımdan öpecek, bende onun huzur veren kokusunu içime çekecektim. Beni kızdıracak sonra da kızdığın zaman çok güzel oluyorsun diyecekti. Trip atmayacak, küsüp gitmeyecek. Bana sinirlense bile ayrılmayı kafasından geçirmeyecek. Ben zaten ölsem ayrılmam.
Eğer bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçiyorsa, ona en sevdiği yemekleri yapamaya hazırım. Hiç anlamasam da yanında kuzu gibi oturup maç izlemeye, maç bittikten sonra başlayan saatlerce süren futbol yorumcularını dinlemeye bile razıyım.

Kendimce benim hayırsızı etkilemeye bana aşık etmeye çalışacaktım. Bilmiyorum ne kadar başarılı ne kadar başarısız olurum. Kendimce denemeye değer buluyorum. Aslında bana aşık bir mühendis var. Ama onu bir türlü sevemedim. Gerizekalı olduğum için nerede beni aramayan, sormayan, ilgisiz biri varsa gider ona aşık olurum. Zoru seviyorum falan demeyeceğim bildiğin gerizekalılık benimkisi. Ne bileyim mühendisi bir türlü sevemedim aslında sevdim ama az sevdim. Zaten o da bunu hissetti. Gel deyince geliyor, git deyince gidiyor böyle adam yanımda kuzu gibi ama arkadaşları arasında hiç öyle değil. Eee biz de sevmiyoruz öyle her dediğimizi yapan erkeği. Mühendis buradan kaybetmiş olabilir. Allah yolunu açık etsin.

Gelelim benim hayırsıza. Şimdi bu iş hayatında da bildiğin kariyer yapıyor. Evet okul hayatında çok başarılıydı evet iş hayatında da çok başarılı ve yanında bankacı tipli kızlar var. Benimde okul bittiğine göre iş bulup karşısına güzel elbiselerle, topuklu ayakkabılarla ve iş kadını olarak çıkmayı planlıyorum. Aslında çalışmaya hiç g*tüm yok. Böyle iyiydik. Ama iş bulmazsam ailemin yanına dönmek zorunda kalırım ve benim hayırsızı sonsuza kadar kaybedebilirim.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Hayat Bazen Çok Boktan

 Hayatımda iki erkek var. Birisi beni çok seviyor. Diğerinin umrunda bile değilim. Ve ben ikinciyi seviyorum, onu istiyorum. Ona sahip olmak için galiba her şeyi yapmaya hazırım. Biliyorum belki yanlış belki hata ama hatasız yaşamanın ne anlamı var ki bu hayatta, üstelik henüz çok gencim. Bu yolun sonu nereye çıkar hiçbir fikrim yok. Kaybedecek bir şeyim yok.
Onun benim olmasın için galiba büyü yapmam gerekiyor. Ancak ona öyle sahip olabilirim. Beni sevmiyor olamaz, sevecek bir gün sevecek.  O gün umarım ben yaşlanmadan olur. Çünkü yaşlandığım zaman hiç şansım kalmayacak.
Onun adını "Hayırsız" koydum. Gerçekten hayırsızın biri. Ama belki karakteri öyledir. Belki sevdiğini belli etmiyordur.
Benim hayırsızla otobüste karşılaştım. Aslında onunla karşılaşmayı beklemiyordum. İlk başta onu görmemezlikten gelmeye çalıştım ama göt kadar otobüsün içinde bu pek mümkün olmuyor. Önce ona büyü yapacak sonra beni ilk gördüğü yerde bana aşık olacaktı ve aklından hiç çıkmayacaktım ama hayat planlandığı gibi gitmiyor ne yazık ki. İşin kötü tarafı ben çok paspal giyinmiştim, saçıma başıma özen göstermemiştim. Onun yanındaysa bir kız vardı. Götüme kaş göz çizsem daha güzel olur, süslünün teki. Tamam kıskandığım için böyle yazıyorum, kız o kadar da kötü değildi. Ama sinir oldum. Onun yanında olmayı ben hak ediyorum. Onu annesinden sonra en çok ben seviyorum ve o bunu bile bilmiyor. Ne olur sanki gözlerime bakmasa, gözlerini kısarak gülmese, bu kadar karizmatik olmasa, esmer olmasa, uzun boylu olmasa, ince espriler yapmasa. Sanki Allah onu ben beğeneyim diye yaratmış. Başka bir açıklaması olamaz ve onun çevresinde hep çalışan şu bankacı tipli yüksek topuklu, saçları fönlü kızlar var. Okul bittiği halde avare avare geziyorum, hemen bir iş bulmalıyım kendime. Belki büyü yapamam, büyüyle bana bağlanmasını istemem ama hoş giyinen çalışan bir bayan olarak şansım olabilir. İlk fırsatta iş arayıp, para kazanmalı ve hemen alışverişe çıkmalıyım.