30 Mart 2012 Cuma

Sen Beni Hiç Uzun Bir Yolda Yürürken Görmedin ki


Ara sıra olur. İnsanın zayıf bir anında söylememesi gereken dertlerini, tasalarını, korkularını, sırlarını, öfkesini, nefretini, beyninden geçen düşünceleri  birine anlattığı  olur. Kim olduğu o an önemli değildir. Muhtemelen bu en yakın arkadaşınız olur. Bir zaman sonra insan anlattıkları için pişman olabilir.Anlattığım her şeyi geri alıyorum da diyemezsin. Mühim değil.

Bir adam sevdim. Adını şiirlerin içinde sakladım. Aslında şair duygusallığı vardı içimizde, iyi şiir yazamadığımız için çok küçük yaşta vazgeçtik şair olmaktan. Şimdi şansımızı düz yazıda deniyoruz. Karışık entrikalar yazacak, kurgular kuracak büyük yazar yeteneği hiç olmadı bende.

Bir adam sevdim. Yaşım çok küçüktü. O zamanlar bir insanın hak ettiğinden daha fazla sevilmemesi gerektiğini hiç bilmiyordum ama bilseydim de hiç fark etmezdi.

Korkuyordum. Beceriksizdim. Başarısızdım. Elinden her iş gelen, ortalığı çekip çeviren, her daim bakımlı, güzel görünen, hem kariyer hem çocuk yapabilen, planlama yeteneği gelişmiş bir kadının onu elimden almasından. Çünkü öyle biri değildim hiç olmadım.
Oysa ben en basitinden sigara tutmayı bile beceremiyorum. Düşüyor ellerimden. Neyse ki hep mutfak masasının üstündeki önemsiz örtünün üstüne. Zaten el emeği, göz nuru çeyizimde olmadı benim.
Korkularımdan, kaygılarımdan uzak bir yere gitsem diyorum.

Uzun bir yolda tek başıma yürüsem. Yağmur başlasa, şemsiyemi almayı unutmuş olsam, sırılsıklam ıslansam, kıyafetlerimin ıslanmasından nefret ederim sırf bu yüzden bir küfür etsem, yağmur altında uzun bir yolda yürüsem diyorum. Belki kendime gelirim. İyi olur. Her yere arabayla gidip geldiğimiz bu yüzyılda.

Sana şiir değil düz yazı yazıyorum, biraz sitem ederek.
Sen beni hiç uzun bir yolda yürürken görmedin.
Sen beni hiç sigara içerken görmedin
Sen beni hiç yazı yazarken görmedin.
Sen beni hiç yağmurlar altında görmedin.
Bir görseydin diyorum, belki diyorum, daha çok severdin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder