5 Mart 2012 Pazartesi


Hatalarımdan ders alacak yaşa geldim. Ama bir çok konuda hala çok safım. Konu özellikle erkekler ve ilişkiler olduğunda bu saflıkta  kimse elime su dökemez.
Arkadaşlarım ve dostlarım arasından da iyi niyetimin suistimal edildiği zamanlar oldu. Hangimizin olmamıştır ki. Üzüldüğüm zamanlar bana en iyi gelen şey yazmak oldu. Biriyle konuşur gibi yazmak, çok sevdiğin bir arkadaşına derdini anlatır gibi yazmak.
Yazmayı severim. İlkokul birinci sınıfta yedi yaşındayken öğrendim yazmayı. İlgilenen olsaydı daha önce de öğrenebilirdim. Evin en büyüğü olduğum ve ardımda benden küçük iki kardeşim olduğu için tabiri caizse kendi kendime büyüdüm çünkü annem benden oldukça yaramaz olan diğer kardeşlerimle ilgilenmek zorundaydı. Bu yüzden ben anneme nazaran babamla daha iyi anlaşırım belki babam durumu dengelemek için benimle daha fazla ilgileniyordu bilemiyorum tek bildiğim babamın o yıllarda kahramanım olduğu.
Babamdan çok şey öğrendim. Bunları neden anlattığımı ben de bilmiyorum. İnsan bazen hayat hikayesini yazmak istiyor.
Acıklı bir çocukluk dönemim olmadı ama yalnız bir çocuktum. Asla büyüklerin dünyasını anlayamadım. Hiçbir zaman çocukluk yıllarımı özlemedim. Özlediğim tek şey babam ve babamla geçirdiğim yıllarım.
Sonra bir şey oluyor, büyüyorsunuz, boyunuz uzuyor, vücudunuz şekilleniyor. Ama o küçük kız bir yerde duruyor, benden saklanıyor ve olur olmaz yerlerde karşıma çıkıyor. Benimle kavga ediyor, beni güldürüyor, ağlatıyor.  O yüzden ben hep biraz çocuk kaldım. Bu zaafımdan çok çektim.
Çok şey yaşadım. Kendimi kaybettim yeniden buldum. Planlar yaptım, planlar bozdum. Hayaller kurdum, hayal kırıklığına uğradım. Nefes aldım, nefes verdim. Bugün de intihar etmedim, yaşamayı seçtim.

2 yorum:

  1. Öznel yaşantılara yorum yapamam o senin yaşadığındır ama genel olgulara katılırım.
    İnsan ruhunun sonsuzluğudur çocukluk.O yüzden 80 yaşında bile insan hoplayıp zıplamak ister ama beden yaşlandığı için yapamaz.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel yazmışsın yaşamış kadar oldum.

    YanıtlaSil