9 Kasım 2012 Cuma

Prensestim Kraliçe Oldum Kralsız Tatsızım İnsafsızım.



Arkadaşların, ailen hatta tüm dünya birleşip bu adam sana göre değil deseler insan gidip o adama daha çok yapışıp, bağlanıyor. Tüm mallıklarına katlanıyor. Eğer ben bir erkeğin mallıklarına katlanıyorsam o adam da benim triplerime katlanacak arkadaş. İşte Türk kızıyla Türk erkeğinin birlikteliğinin sırrı burada yatıyor.

Arkadaşlarıma göre sevdiğim adam hayırsızın teki, daha iyilerine layığım, beni hak etmiyor falan filan. Bunu söyleyenler de sap gibi ortada gezen arkadaşlarım yani sevgilileri falan yok. Demek ki böyle düşündükleri için yalnızlar. Kimseye layık olduklarını düşünmüyorlar bu yüzden kimseyi beğenmiyorlar. Sabahları uyandığımda, bir yere giderken ne giyeceğime, ne renk oje süreceğime, saçlarımı toplu mu yoksa dağınık mı bırakacağıma bile karar veremeyen ben gidip onca erkek arasından en öküzünü seviyorsam bi zahmet o da beni sevsin, sevecek o adam buraya gelecek! Hayatta eğer hep böyle hırslı olsaydım şu an çok başarılı ve zengin biriydim.  

Parayı pulu boş ver de yok lan parayı boşvermeyelim, para önemli sonuçta ama adam beni sevmiyor onu napıcaz. Belki de seviyor, sorduğum zaman seviyorum, diyor. O anda 2+2=5 dese ben ona da inanırım öyle de safım aşıkken. Ben ona 18 yaşımdan beri aşığım. Onu gördüğüm ilk andan itibaren. Belki onu bana gülerken yakalamasaydım o an göz göze gelmeseydik, ben başka bir tarafa bakıyor olsaydım, o başkasına gülseydi, ortak bir arkadaşımız olmasaydı, bizi tanıştırmasaydı  ne güzel olurdu. Hayır be güzel olmazdı. Ben dünyayı gezer gene onu bulurdum. Tamam bu tembellikle dünyayı gezmezdim ama başka bir öküze aşık olurdum. Cümledeki öküz kelimesi için bu satırları okuyan erkeklerden özür dilerim. Daha uygun bir kelime bulamadım.
Ben de bir sorun var ne olduğunu bilmiyorum küçüklüğüme inmeye de korkuyorum. Böyle kibar, romantik erkeklerden hoşlanmıyorum hatta itici bile geliyor. Sanırım ilk aşık olduğum erkek babamdı ondan böyle oldu. Babam röpdoşambır (bu kelimeyi yazmak için TDK sözlüğüne baktığım halde yanlış yazmışım düzeltmicem anasını satim, bu işlerden o derece uzağız yani) giyip elinde viski kadehiyle evde dolaşan bir adam değildi. Bildiğin küfür eden pek kibar olmayan bir adam ama benim ilk aşkım. Babam çok yakışıklı ve uzun boylu bir erkekti onu mahalledeki komşu kadınlardan ve annemden kıskanıyordum babamla aram hep çok iyi oldu. Babamın prensesiydim.
Dediğim gibi babam öyle elinde çikolatalarla çiçeklerle eve gelen bir adam değil. Muhtemelen elinde çiçeklerle mahallede dolaşmaya eve kadar gelmeye çekiniyordu. Tabi o zamanlar mahalle kültürü vardı. Herkes birbirini tanırdı. Babam genellikle elinde meyve poşetiyle eve gelirdi. Yazın karpuz kışın portakal alırdı bir de elma, elmayı unutmayalım.
Yani benim adam elinde çiçeklerle bana gelmeye utanıyorsa meyve poşetleriyle gelsin razıyım, oturur yeriz.

Tamam  artık babamın prensesi değilim. Kendi dünyamın kraliçesiyim, kralsız tatsızım, insafsızım.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder