13 Ekim 2012 Cumartesi

Hamur İşinin Ustası Gözlerinin Hastasıyım


Yukarıdaki kızın ben olmadığını herhalde tahmin etmişsinizdir, mal değilsiniz ya! Benim böyle yüzüm olsa şu anda Türkiye'nin en çok seyredilen dizisinde oynuyor olurdum lan. Aslında üniversite birinci sınıftayken -o zamanlar çok güzeldim- bana bir ajanstan teklif gelmişti ben korkup hayır demiştim annem çok kızmıştı kabul etmediğim için. Annem zaten sürekli kızar. Onun dünyaya kızmak için geldiğini düşünüyorum. Evlatları arasında da en çok bana kızar, sinirlenir. Ben de az değilim belki hak ediyorum. O değil de kız çok güzel be. Bebek gibi. Buraya uygun fotoğraf ararken bunu gördüm ve dayanamadım yoksa bu kızın benim yazımla yakından uzaktan alakası yok, baştan söyleyeyim de.

Bu arada annem rahatsızlandığı için annemin yanına gitmiştim. İznim bitiyordu ve ben işe gitmek hiç istemiyordum. Ne olur çalışmasam yani zengin bir koca bulurum, oh mis. Anneme yolunu yapmaya çalıştım. İşi bıraksam gibilerinden konuştum. Annem öyle bir bakış attı ki. O bakışı çok iyi bilirim küçükken bana terlik atarken ki bakışları vardı ve yanında terlik olsaydı yine atardı. Eğer işi bırakıp annemin yanında kalırsam bana bu dünyayı zehir edecek, belli. Çalışmam da gerekiyor bildiğin fakiriz lan biz. Annem haklı yani.

Ben paşa paşa gittim işe. Sabah müdür bir ayar çekti bana. Annem hasta diye izin almıştım ya. Ama bu arada eve girmedim lan bildiğin it gibi gezdim, gezdiğim yerlerin fotoğraflarını Facebook'a koydum. Çünkü aptalım harbiden aptalım lan ben. Yaptığım şeylerin sonuçlarını tahmin edemiyorum, düşünemiyorum. Müdür hanımın Facebook'u yok ama birileri haber vermiş demek ki. Ben durur muyum? Karşısında çocuk yok. Beni böyle  azarlayamaz, tamam mı? Yok işler birikmiş de bilmem ne.  Birikmişse bana mı birikmiş lan göt, ben böyle işin .mına koyayım; dedim bizim müdüre inanır mısınız? İnanmadınız tabi. Çünkü hiçbir şey demedim paşa paşa çalışmak için masama gittim. Çok param olsa ya da zengin bir babam olsaydı derdim lan, anasını satayım.

Büyük şehirleri hiç sevmiyorum efendim. Bildiğin mahalle insanıyım ben. Sokaklarda yazın gece yarılarına kadar oynamış bir neslin son temsilcileriydik biz! Kapı önlerinde saatlerce oturan, gelip geçeni dikkatlice inceleyen dedikoducu teyzeler vardı, onları hiç sevmezdim. Onları bile özledim. Özlediğim çok şey var. Onun kokusu mesela. Onun gülüşü var. Gülerken gözlerini kısması var. İnşallah mutsuzdur. Umarım yemek yapmayı bilmeyen bir kızla tanışırsın, aç kalırsın, açken  çok sinirli olursun, sinirlenince kavga edersiniz kavga edince ayrılırsınız.
Belki aklına ben gelirim çok güzel börek yapardı, dersin.
Çünkü ben bildiğin boşnak kızıyım. Hamur işinin ustası gözlerinin hastasıyım.



6 yorum:

  1. Yazın çok samimi olmuş cidden,kimse bu beddua hakeden vatandaş inş aç kalır dediğin gibi:) Belki mutludur ama sende mutluluğu bulursun bence, zaman lazım belki de:) Boşnak kızı:) Sevdim yazını...
    eğer sende takip etmek istersen belki beğenirsen okursun yazılarımı, cimkadin.blogspot.com dan:)öpüldün

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim tabi takip ederim, blog yazılarını okumayı hep çok sevmişimdir.

    YanıtlaSil
  3. aa çok güldüm ya, ya aslında çok komik değil ama e deseydin "ben oraya o gün gitmedim kiiii haftasonu gitmiştim" falan şeklinde.

    Yaşamak için çalışmak zorunda olmak feci. Ben de bu aralar işten çıkıp, böyle gezeyim edeyim istiyorum. Bi 6-7 ay da yeni iş bulunur heralde di mi? Dİ Mİ? Neyse her şey olacağına varır.

    YanıtlaSil
  4. Benim tavsiyem yeni bir iş bulmadan mevcut işini bırakma sonra da insan ortada kalabiliyor. Aynen ben de bazen yaşantımı akışına bırakıyorum ama o zaman çok fena boka sarabiliyor hayatım:))

    YanıtlaSil
  5. Boşnak kızı sevdim yazını, :)

    YanıtlaSil
  6. görmeden aşık oldum sanırım :) samimiyetine tabi ;)

    YanıtlaSil